Kahvenin vücut üzerindeki etkisi hem bilim çevrelerinde hem de günlük yaşamda tartışmalı bir konudur. Bazı araştırmacılar, içeceğin kötü huylu tümörlerin gelişmesine neden olduğunu iddia ediyor, diğerleri - diyabeti hafifletiyor. Neye inanalım? Anlayalım.
Kahvenin her organizmayı farklı şekillerde etkilediği kesin olarak söylenebilir: bazılarına yardımcı olur, bazılarına zarar verir. Bir kişinin bireysel özelliklerine, kronik hastalıkların varlığına, sağlığa, metabolik hıza bağlıdır.
Kahvenin enerji üretimini arttırdığı, endişeli durumlarda, stresli durumlarda sakinleşmeye yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. İçeceğin ayrıca beynin nefes almaktan sorumlu bölgelerini etkilediği bilinmektedir, bu nedenle astımı olan kişiler için endikedir. Düzenli kahve tüketiminin karaciğer kanserini önlediğine dair kanıtlar var. Ayrıca, içecek diyabet riskini azaltır.
Kahve çekirdekleri, vücudun normal çalışması için gerekli olan antioksidanlar ve eser elementler içerir. İçecek potasyum, magnezyum, demir, manganez içerir. Kafeinin duyuları keskinleştirebildiği kanıtlanmıştır: işitme, görme ve koku alma, böylece yeni bilgileri alma ve özümseme sürecini kolaylaştırır. İçecek bağırsak fonksiyonunu normalleştirir, kilo vermeye ve metabolizmayı harekete geçirmeye yardımcı olur.
Aynı zamanda, ülser, kolit veya gastriti olan kişilerde kahve kontrendikedir. Mide asiditesi yüksek olanların yanı sıra kronik baş ağrıları için kullanılması önerilmez. Sigara içenler de içeceği kötüye kullanmamalıdır: hipertansiyon gelişme riski artar.
